29 Nisan 2008 Salı

Sevgilinizden, eşinizden memnun değilseniz buyrun buraya :))

- Aşkınızı kafasında saç kalmadıysa,
- Erkeğinizi göbeği yağlanmışsa,
- Sevgilinizi memeleri küçükse,
:)))) değiştirin, hiç ama hiç düşünmeden değiştirin. Bir çiftleşme sitesi için olabilecek en komik reklamlar. Çok güldüm, çok beğendim, çok güzel düşünmüş yapanlar ellerine sağlık...




23 Nisan 2008 Çarşamba

DÜNYA'DA DÜŞEN, TÜRKİYE'DE YÜKSELEN DEĞER


Danışmanlık şirketi olan Millward Brown' ın her yıl geleneksel olarak elli bin markayı 1 milyon tüketiciye sorarak marka değerlerini hesapladığı araştırma sonuçları açıklanmış ve geçen yıl olduğu gibi hatta farkı arttırarak Amerikan internet arama motoru birinci olmuş. Google'ı, iki yıl önce zirvede bulunan ve aynı zamanda Garanti Bankası'nın ortağı da olan General Electircs takip etmiş. Araştırmada BlackBerry en çok güçlenen, Starbucks ise yüzde yirmi beşlik düşüşle en çok değer kaybeden marka olarak belirlenmiş. Starbucks'ın bu durumu beni bir hayli şaşırttı; bu da Türk insanının bu kahve sunulan mekanları çok sevmesinden ve "kahve içtim." demek yerine "Starbucks'ta oturduk." diyerek hava atmasından dolayı olsa gerek. Starbucks Türkiye'ye gireli 5 yıl oldu ve 18 Nisan'da Antalya'ya açtıkları mağazayla birlikte 100 mağazaya ulaştılar. Peki nasıl oluyor da dünyada değer kaybederlerken Türkiye'de hızlı bir şekilde büyüyebiliyorlar?


Amerika'da her köşe başında bulunabilen, insanların alışverişten yorulup oturup kahve içtikleri Starbucks mağazaları, Türkiye'de ise insanların süslenip püslenip arkadaşlarıyla beraber takıldıkları ortam mekanları olmuş durumda. Ülkemizde Starbucks'da kahve içmek bir statü göstergesi. Çoğu zaman sinekten yağ çıkaran, lüks için para harcamayı kerizlik olaran gören halkımız bir kahveye 10 lira verebiliyor. Bu insanların verdikleri paranın sadece çok az bir kısmı kahve için; aslında Starbucks'da oturarak kendilerini manevi olarak tatmin ediyorlar ve yüksek bir sosyal statüye sahip olduklarını hissediyorlar. Bu Starbucks için büyük bir pazarlama başarısı. Bunun arka planına bakacak olursak, ülkemizde kaldırım kahvesi kültürü Starbucks ile ortaya çıkmaya başladı. Daha önceden, kahve sadece evlerde ve klasik Türk kahvesi olarak içiliyordu. Starbucks'a giren kimse ise 40 çeşit kahve seçeneğiyle değişik bir deneyim yaşıyor ve bir kahve parasına istediği kadar oturabiliyor. Kısacası dünyada marka değeri hızla düşen Starbucks, mağazalarında kahveden çok daha fazlasını satarak Türkiye'deki hızlı yükselişini devam ettirebiliyor. Bunda halkımızın 10 liraya sosyal sınıf atladığını hissetmesinin de payı büyük.

20 Nisan 2008 Pazar

Protect your eyes in style with these Diesel sunglasses :))

Here is a pretty witty and extremely funny campaign for Diesel’s ‘Sister Yes’ eyewear. The tagline “Protect your eyes” is used with hilarious shots of asscracks, granny underwear and a fat old lady at the beach in a swimsuit. The campaign was created by Miami Ad School, Sao Paulo, Brazil with art direction by Pedro Henrique Fernandes. I think it is a creative job. While ı am looking the pictures, ı am smiling. It is a very successful and creative work.

18 Nisan 2008 Cuma

SANAL ANTRENÖRLE MOTİVASYON

SANAL ANTRENÖRLE MOTİVASYON

Dünyada bilgisayarlı kondisyon ve fitness cihazları denildiğinde ilk akla gelen isim kuşkusuz Life Fitness. Life Fitness, bilgisayarlı kondisyon ve fitness cihazlarının hem ilk üreticisi hem de şu an bu pazarın lideri durumunda. Life Fitness firması, 2008 modellerinde müşterileri için yepyeni bir özellik geliştirdi. Bu özellik, spor yaparken motivasyon sorunu yaşayanlar ve sürekli bir eğitmenle çalışmayı tercih eden kullanıcılar için geliştirildi. Yepyeni bir özellik olarak kullanıcıların hizmetine sunulan bu uygulamanın amacı; kullanıcının, kardiyo cihazlarından ihtiyacına uygun bir program seçmesine yardımcı olmak, egzersiz süresince en verimli sonucu alması için yönlendirmek ve sonuçları için geri bildirimde bulunmak. Süreç iki farklı sanal antrenör figüründen ( kadın veya erkek ) birinin seçilmesiyle başlıyor. Daha sonra kişi amacına en uygun programı belirliyor ve bu sanal antrenör egzersiz süresince sesli komutlarla yönlendirmeler yapıyor ve motive ediyor. Ayrıca sanal antrenör bir sonraki egzersiz programına geçiş süresi ve içeriğini de oluşturuyor.
Bence; Life Fitness'ın sanal antrenör fikri çok hoş. Çünkü günümüz dünyasında insanların, yaptıkları iş ne olursa olsun o işe karşı motivasyon sağlamaları çok önemli. Şunu biliyoruz ki; maksimum motivasyonla yapılan işten maksimum verim almak çok zor değil. Motivasyon kuşkusuz spor için de çok önemli bir faktör. Ayrıca sporu zayıflamak için yapıyorsanız motivasyonun rolü çok daha büyük. Çünkü insanlar yaptıkları spora, amaca odaklanıp motive olurlarsa en fazla verimi sağlayabilirler. Ayrıca insanlar genelde eğitmenle çalışmayı daha çok tercih ediyorlar. Çünkü hayatta herşeyin bir kuralı ve yöntemi olduğu gibi bilinçli ve sağlıklı bir spor yapmanında kuralları ve yöntemleri var. Life Fitness'ın yeni ürünündeki sanal antrenör fikri bu yüzden oldukça önem taşıyor. Ürünün tanıtımı da çok önemli. Bence bu ürünün tanıtımı televizyonlarda ve dergilerde yapılırsa çok iyi olur. Dergiler şunun için önemli; dergiyi alıp okuyan insanlar zaten belirli bir gelir düzeyini aşmış, bu tür ürünlere ilgi duyabilecek ve satın alma gücü yüksek olan insanlardır. Dergiler sayesinde ürün çok iyi tanıtılabilir. Ve tabi televizyon reklamları, ürünlerin tanıtımı için olmazsa olmazlardan. Tanıtımların içindeki slogan da çok iyi olmalı. Yani kısacası, tanıtımların hem göze hem de kulağa hitap etmesi çok önemli. Bu yepyeni ürünün kondisyon ve fitness cihazları pazarında çok başarılı olacağını düşünüyorum.

6 Nisan 2008 Pazar

UMUT SATMAK


Bu hafta benim için oldukça yıpratıcıydı; çünkü dört tane vizem vardı ve aynı zamanda dersler de devam ettiği için sabahtan akşama kadar okulda kalmak zorundaydım. Bu zor süre içerisinde ah şu sınavlar bitsin, hafta sonu şunu yapacağım, şuraya da giderim, öğlene kadar da uyuyacağım gibi çeşitli planlar yapıyor ve hafta sonunun gelmesini büyük bir umutla bekliyordum. İple çektiğim o zaman geldi ama hayatımda öyle aman aman değişen bir şeyin olmadığını gördüm. Aslında umudun insanı mutlu hissettirdiğini ve istediğimiz şeye ulaştığımızda onun hayalini kurarken aldımız kadar haz almadığımızı düşünüyorum. Ben senin beni sevebilme ihtimalini sevdim gibi geyikler yapmayacağım ama araba nasıl yakıtsız gitmiyorsa umudu olmayan insanın da yaşamasını motive edecek bir şey kalmıyor.

İyi de biz burada pazarlamayla alakalı şeyler yazıyoruz felsefe yapmak ne alaka gibi soruları kulağımda duyar gibiyim.) Değinmek istediğim asıl konu, insanların hayata dair beklentileri iyi belirlenip buna göre umutlar pazarlanırsa başarıya kolaylıkla ulaşılabilinir. Kozmetik sektörü bunun en açık örneği; belki piyasadaki ürünlerin güzelliğe etkisi çok cüzi ama insanların içindeki güzel olma umudu bu ürünlere rağbeti arttıyor. Ben şu ürünü kullandım çok güzel oldum diyen biriyle hiç karşılaşmadım fakat bu insanların güzel olma ümidi hep devam ediyor. Özellikle günümüzde piyasada çok fazla ürün olmasından dolayı tüketicinin çok fazla seçeneği var. Bu da ürünlerin yaşam süresini kısaltıyor ve elimizdeki ürünler çok kısa bir zaman sonra demode oluyor. Şirketlerin ise sürekli innovasyonla rekabetçi ortamda pazar paylarını kaybetmemeleri lazım. Tabii ki innovasyonların getirdiği mali bir sonuç var. Ürünlerin aksine umutların içeriği genellikle aynıdır ve pazarlanması daha az masraflı. Baktığımız güzel bir manzara bile zaman içinde alışkanlıktan eskirken, umutlar iyi işlendiği zaman şirkerler iyi kazanımlar sağlayabilir. Tabii bu etik mi, o başka tartışılcak bir konu...

Haydi hayırlı traşlar :)

Bu ara internette çok güzel reklamlar görüyorum. Hakkında konuşulacak çok güzel işler var.
İşte bu traş bıçağı da sırf reklamın güzelliğinden alınır. Dövmeyi bile traşlayabilen bu kadının ve bıçağının ettiklerine detaylı bakmak lazım.
İlk dövmedeki hatunların saçının yarısı gitmekle kalmamış, kaşları da eksilmiş.
İkinci dövmede kaplanın sırtına, patinin yarısına ve kuyruğa adeta ağda yapılmış.
Üçüncü dövmede ise, Cengiz Han'ın saç sakal sinek kaydısı bu bıçakla sağlanıyor.