26 Mart 2008 Çarşamba

Cep Telefonunla Şekerini Ölç!

Cep Telefonunla Şekerini Ölç!

Şeker hastalığının yaygınlaşması sebebiyle hastaların kullandığı ölçüm aletlerinin bulunduğu sektör de gittikçe büyüyor. Uluslararası Diabet Fedarasyonunun yaptığı bir araştırma dünyada 194 milyon şeker hastasının olduğunu ortaya koymuş. Yine yapılan başka bir araştırmada şeker ölçüm aletlerinin bulunduğu sektörün geçen yıl 3.5 milyar dolar büyüklüğe ulaştığını belirlemiş. Bu da 2005' ten itibaren yüzde 12' lik bir artış demek. Sürekli büyüyen bu pazara LG'de girme kararı almış. Hem telefon olup hem de şeker hastalıgını ölçebilen bu alet, şeker hastalarının yanında birkaç alet taşımasını da engelliyor. LG' nin bu yeni cihazıyla hasta, ölçümü yapmak için parmak ucundan aldığı kanı telefona sürüyor ve telefon da ölçümlemeyi yapıyor.
Şeker hastalığı ani ölümlere yol açabilen kritik bir rahatsızlık olduğu için, şeker hastalarının yanında veya bulunduğu yerde bir ölçüm aleti taşıması şart. Ama bir yandan da hastanın her an yanında ölçüm aletini taşıması zor olsa gerek. Bu yüzden LG' nin geliştirdiği hem telefon olup hem şeker ölçüm özelliği taşıyan bu cihaza, şeker hastalarının büyük bir rağbet göstereceğini düşünüyorum. LG'nin şeker ölçüm aletleri sektörünün büyümesini değerlendirmesi ve böyle bir ürün tasarlaması da oldukça yenilikçi ve iyi bir fikir.Eğer LG beklediği ilgiyi görürse bence diğer telefon firmalarının ürünlerinde de aynı veya benzer özelliklerle karşılaşabiliriz. Hep söylediğim gibi yine ürünün tanıtımı iyi yapılmalı. Yani iyi bir reklam filmi ve iyi bir slogan şart. Ve şunu eklemeliyim ki ileriki günlerde cep telefonlarında daha hangi özellikleri göreceğimizi merakla bekliyorum. :)

22 Mart 2008 Cumartesi

11 KAT ETKİ




Eğer benim yeni şeyler denemeye cesaretim var ve bunları eşime, dostuma ve sosyal çevreme anlatırım diyorsanız "fikrimühim.com" eksta bir şey yapmadan kazançlı çıkabileceğiniz bir site. Sitenin ana işlevi, şirketlerle herhangi bir konuda uzman olan kişileri bir araya getirmek; tabii ki uzamanlıktan kastım akademik olarak değil, örneğin okulunda basketbol denilince başvurulan kişi fikrimühim olarak adlandırılabiliyor, profesyonel basketbolcu veya antrenör olması beklenmiyor. Ağızdan ağıza pazarlamanın pozitif gücünü arkasına almak isteyen büyük şirketler fikrimühimlere yeni ürünleri ve onları nasıl yakınlarına ve arkadaşlarına pazarlamaları gerektiği hakkında bilgi veriyor. Fikrimühimler ise ürünle alakalı yaşadıklarını ve ağızdan ağıza pazarladıkları kişilerin nasıl tepki verdiğini siteye rapor olarak giriyor ve yapılan değerlendirmeler sonucu aldıkları puanlara göre çeşitli ödüller kazanabiliyor. Yani bir nevi bu siteye üye olan insanlar markaların gönüllü temsilcisi oluyor ve markaları yönlendirebilecek bir konumda oluyorlar.



Yapılan çeşitli araştıma ve anketler sonucu pozitif ağızdan ağıza pazarlamanın diğer iletişim yöntemlerine göre 11 kat daha etkili olduğu görülmüş. Bunun bence en büyük nedeni, başta televizyon ve diğer iletişim araçları tarafından mesaj bombardımanına uğrayan insanlar ya bu mesajlara duyarsızlaşıyor ya da "Bütün firmalar kendini daha fazla satmak için en optimum olarak gösteriyor." mantığıyla mesajlara karşı bir refleks geliştiriyorlar. Diğer bir yandan ağızdan ağıza pazarlamada bence mesajlar karşı tarafdan tam bilinçli bir şekilde algılanmıyor ve bunun sonucunda insanları çok daha fazla etkileyebiliyor. Mesela bir arkadaş grubu içerisindeki bir kişi arabalarla ilgili çok şey biliyorsa, diğer grup üyeleri araba alacağı zaman bu kişiye başvurur ve dediklerine büyük önem verir. Çoğu zaman bu kişinin verdiği bilgiler grup üyeleri içn televizyondaki araba reklamlarının verdiği bilgilerden çok daha önemlidir; çünkü reklamın satış arttırma kaygısıyla verildiği anlaşılabiliniyor. Sonuç olarak "fikrimühim.com" güzel bir fikirle, hem tüketicilere üreticileri etkileme şansı veriyor hem de şirketlerin pozitif ağızdan ağıza pazarlamadan faydalanmasını sağlıyor.

21 Mart 2008 Cuma

SİYASET PAZARI


Güzel ülkemizin yarısı AK Partili iken böyle bir reklam vodafone'a tavan yaptırtır diye düşünüyorum :) AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Egemen Bağış, partilerinin kapatılması halinde minimum oy oranının yüzde 62 olacağını söylemiş, herşeye gerekli gereksiz tepki veren bi toplum olarak ve siyasetle iç içe bi aileden gelen ben de bunun böyle olacağını, oyların artacağını düşünüyorum... Umarım kapatılsın derken oylar yükselmez ve AK partinin siyaset pazarındaki yeri büyümez...

18 Mart 2008 Salı

KİŞİYE ÖZEL, EN SAĞLIKLI YATAK

KİŞİYE ÖZEL, EN SAĞLIKLI YATAK

Evoteks firması dünyanın ilk kişiye özel yatağını üreterek yatakta bir devrimi gerçekleştirmiş. Herkesin bildiği gibi sağlıklı bir yaşam için en önemli unsurlardan biri uyku. Ve uyku süreci zihinsel ve bedensel fonksiyonların düzenlendiği aktif bir süreç. 24 saatin her anının verimli bir şekilde geçmesi için uyku çok önemli. Evoteks firması tüketicilerin bu ihtiyacına en uygun cevabı nasıl verebiliriz diye düşünmüş ve Dr. Mattress' i üretmiş. Dr. Mattress yatakları herkesin kilosu, boyu, vücut şekli için özel olarak tasarlanıyor. Evli çiftler için de her iki kişinin ayrı ayrı ölçümleri yapılarak bir yatakta toplanıyor ve her kişi için ideal basınç dağılımı, yatış ısısı ve sağlıklı omurga duruşu sağlanacak şekilde üretilen biyometrik yataklarda kullanılan destek ve konfor sistemi sayesinde yatağın iki tarafı farklı biyometrik ölçümlere göre hazırlanabiliyor. Doktorlar ve fizyoterapistler eşliğinde yapılan ölçümler, özel bilgisayarlı bir yatağa yatılarak gerçekleşiyor. Ve kişilerin özel biyometrik haritaları uzmanlar tarafından yorumlanıp bu bilgiler eşliğinde kişiye özel yataklar hazırlanıyor. Ayrıca Dr. Mattress yatakları ortapedik ve ergonomik özelliğe de sahip.
Günümüz dünyasında, fiziksel sağlık problemi (özellikle bel ağrısı vb. ) ve uyku problemi çeken birçok insan var. Bence, Dr. Mattress yatakları hem fiziksel sağlık problemi çeken insanlar hem de uyku problemi çeken insanlar için çok ideal. Bu ürünü alan müşterilerin daha çok orta yaş ve üstü insanlar olabileceğini düşünüyorum. Ürünün tanıtımı için de çok iyi bir reklam filmi şart. Reklam filminin biraz önce de değindiğm gibi alıcıların daha çok orta yaş ve üstü insanlar olabileceği düşünülerek tasarlanması gerekiyor. Ve reklam filminde ürünün tüm özelliklerinin etkileyici bir şekilde vurgulanması gerekiyor. Ayrıca sağlıklı bir uykunun insanların gün içerisindeki aktiviteleri için çok gerekli bir unsur olduğu çeşitli söylemlerle vurgulanması da insanları etkilemede başarılı bir yöntem olabilir. Bunların yanında güçlü, etkileyici bir sloganın bulunması da çok önemli bir faktör. ( kendimden biliyorum :) ) Ayrıca şunu belirtmeliyim ki Dr. Mattress ismi ( türkçe anlamıyla doktor yatak anlamına geliyor. ) oldukça güzel ve ürünün özelliklerini içinde saklayan gizemli bir isim.

13 Mart 2008 Perşembe

Türkiye'nin sembolü lale olmamalı!


Bildiğiniz gibi Türkiye 2000 yılından beri logo olarak laleyi kullanıyor. Dünyada herhangi birine lale deyince aklına gelen ilk şeyi sorsanız Hollanda der, hatta Türkler için de durum aynı bence. Başka bi ülkeyle özdeşleşmiş bir sembolü nasıl kendi sembolümüz olarak kullanabiliriz ki? Tamam lale aslında bir Anadolu bitkisi, Hollandalılar zamanında bu bitkinin soğanlarını alıp alıp ülkelerine götürmüş ve bu bitki Hollanda'nın sembolü haline gelmiş. Lalenin aslında bir Türk bitkisi olduğunu dünyada bizden başka bilen mi var sanki, tutmuşlar bi de bunu logo yapıyorlar! Önemli olan insanların kafasındaki algınızdır, e Türkiye denince de kimsenin aklına lale gelmediği aşikar.E bu ne perhiiz bu ne lahana turşusu!

Yalanabilir Reklam :)


Welch's adlı bir meyve suyu firması geçen ay People dergisine çok ilginç bir reklam verdi. Aslında ilk bakışta normal bir dergi reklamıymış gibi gözüksede, meyve suyu şişesi resminin altındaki etiketi kaldırıp, arkasındaki kısmın tadına bakabiliyorsunuz:) Böylece meyve sularının tadı hakkında bir fikre sahip olabiliyorsunuz.

12 Mart 2008 Çarşamba

Çok sağlam bir kağıt havlu :)

Scottex firması, Scottex Marka Kağıt Havlu üreten, İtalya, İspanya, Belçika gibi çeşitli ülkelerde ürünleri kullanılan bir firmadır. Hedef kitlesi içinde yer alan restaurant sahiplerini ürününün sağlamlığı konusunda ikna edebilmek için ilginç bir yöntem kullanmış; tüm restaurant sahiplerine, Scottex kağıt havludan imal edilmiş mektuplar yollamışlar, mektup kağıdı olarak kullanılan kağıt havlu, sağlamlığın göstergesi olarak ayrıca bir zarfa koyulmadan postalanmış.
Zarfın içerisindeki mektupta şunlar yazıyor;

Sn………… Kağıt havlularımızın ne kadar sağlam olduğunu size anlatabileceğimiz birçok yol var; TV reklamları, dergi ilanları… ama en iyi yolun bu olduğuna inanıyoruz, çünkü kanıt elinizin altında!

http://www.scottex.com/it/Home.html

Bence güzel bir yöntem, akıllıca, hatta renkli, kokulu ya da desenli kağıt havluları varsa değişik konseptlerde kullanabilirler. Böyle bir mektup alsam hem gülümser hem ikna olurdum…

11 Mart 2008 Salı

MARKALAŞAN TÜRK TEKSTİLİNİN ÖNCÜSÜ MAVI JEANS







Tekstil sektöründe özellikle Denizli sayesinde inanılmaz bir gelişme gösterdik. Tüm dünyaya bir yılda yaklaşık 1.5 milyar YTL tutarında ihraç yapmışız. Bu durum iyi, hoş ama işin asıl kaymağını başkalarına yedirmeden markalaşmaya gitmeliyiz. Elbette, globalleşmeyle beraber özellikle Çin'i de dikkate alırsak fiyat rekabeti oldukça zor; fakat araştırma, geliştirme faaliyetlerine yönelir ve pazarların boşluklarını yakalayıp doğru müşteri kitlesi seçilirse Türk markalarını yaratabiliriz. Artık büyük tekstil şirketleri sattıkları ürünleri başka yerde ürettirip sadece markaları sayesinde çok büyük paralar kazanıyorlar. Maalesef Türkiye'de çok az markalaşabilmiş tekstil şirketi var.





Tekstilde markalaşmayı savunan biri olarak verebilceğim en güzel örnek Mavi Jeans. 17 yılda 50 ülkeye ihraç yapan Mavi Jeans, 4600 satış noktası ile global bir marka olmuş durumda. Her uluslarararsı dev olmayı isteyen şirket gibi Mavi Jeans, çok büyük risk alıp Rusya, Ortadoğu gibi pazarlar yerine Amerika ve batı pazarlarını tercih ederek bir deyimle tereciye tere satmaya çalışmış. Onların devlerin çarpıştığı bu pazarlarda başarılı kılan ise pazarların boşluklarını çok iyi yakalayabilmiş olmaları ve başarılı olmuş ürünleri her pazara sunmak yerine her bölgenin kültürel özellikleri ve insan yapısına göre farklı ürünler sürmek olmuş. Ürünlerinin büyük bir bölümünü Türkiye'de ürettiren Mavi Jeans, markalaşmaya önem vererek sadece reklama 30 milyon dolar harcamış ve bunun meyvelerini almış; Mavi Jeans genel müdürü Nurettin Kantarelli'nin dediğine göre çocuğuna Mavi ismini koyanlar bile olmuş.





Çin ve Hindistan kadar ürünleri ucuza maledemesek de jeopolitik konum itibariyle onlara göre daha avantajlıyız. Sonuç olarak bu kadar çok fabrikamız, makinamız, ve insan gücümüz varken yabancı şirketlerin hamallığını yapmak yerine Mavi Jeans gibi markalaşmayı başarabilirsek çok büyük kârlar yapan global Türk tekstil şirketlerine sahip oluruz.

9 Mart 2008 Pazar

Çocuk Obezlerin Yarattığı Yeni Bir Pazar

Çocuk Obezlerin Yarattığı Yeni Bir Pazar

Özellikle Amerika' da obezite hastalığının küçük yaşlara kadar gerilemesiyle beraber, anne ve babalar çocukların obeziteye yol açacak ürünler tüketmesinden şikayetçi olmaya başlamışlar. Var olan bazı içecek markalarının obeziteye yol açması nedeniyle de okullarda bu ürünler yasaklanmış ve Thomas Arndt isimli bir pazarlamacı bu durumu 4 fırsata dönüştürmüş. Arndt' ın bunu değerlendirmesi ise Beverage Marketing tarafından yapılan araştırma. Çünkü bu araştırmaya göre; 2001 yılında 114 milyon dolar olan vitaminli içecek sektörü 2006 yılında 1.5 milyar dolara yükselmiş. Bu pazarın büyüdüğünü gören Arndt bu pazara yönelik ürünler geliştirmiş. Bu ürünler kasları güçlendiren, bağışıklık sistemine ve beyine yararlı, vitaminli ve az şekerli ürünler. Y şeklindeki bu ürün aslında bir su. Ama bu suyu çocuklar için özel kılan, suyu içtikten sonra içinden farklı oyuncakların çıkması. Çocuklar da her seferinde suyu içtiklerinde hangi oyuncakların çıkacağını merak ediyor. Kinder Sürprizde uygulanan böyle bir strateji de çocuk içecekleri pazarında başarılı olmuş.
Benim fikrimce, Arndt' ın Beverage Marketing tarafından yapılan bu araştırmayı değerlendirmesi yenilikçi fikirlerin tasarımı açısından çok iyi bir fikir. Ve gerçekten de gerek çocuklar için gerek yetişkinler için diyet ve sağlıklı ürünler sektörü büyüyen bir pazar. Çocuklar için tasarlanan, suyu içtikten sonra içinden oyuncak çıkması fikri çocukların bu ürüne karşı ilgisini çekebilecek bir fikir. Kinder Sürpriz ürününde uygulanan bu stratejinin çocukların ilgisini çeken çok iyi bir pazarlama şekli olduğunu biliyoruz. Çok iyi bir reklam filmiyle de bu ürünün pazarlaması güçlendirilebilir. Reklam filminin ürünün sağlıklı ve diyet ürünü olması açısından anne ve babalara hitap etmesi, eğlenceli yönüyle de çocukların ilgisini çekebilecek yönde olması gerektiğini düşünüyorum.

6 Mart 2008 Perşembe

KIRP GÖZÜ, PATLATSIN ŞARKIYI





Japonlar yine bilim dünyasını nasıl allak bullak ederiz diye kafa çatlatırken, bu kez gençlerin ellerinden düşürmediği iPod'a el atalım demişler. Herhalde yeni nesilin çok yorulduğunu düşünen ve parmaklarımızın bu kadar efor sarfetmesine dayanamayan Osaka kentindeki "düşünceli" mühendisler göz kapağının hareketlerine duyarlı olarak çalışan iPod üretmişler. Bu dâhi müzik oynatıcıları, kulaklık ya da gözlüklere yerleştirilen ve cildin hareketlerini algılayan sensörler sayesinde çalışıyormuş. Gözünüzü bir saniye boyunca güçlü bir şekilde kapattığınızda şarkı geri sarılıyor, diğer gözünüzü kapattığınızda ise şarkı çalmaya başlıyor, eğer olur da iki gözünüzü birden kapatırsanız şarkıyı durduruyor ya da devam ettiriyorsunuz. Gerçi bu sistemin japonların işine yarayacağını zannetmiyorum, çünkü onların gözlerinin açık olup olmadığını anlayacak bir teknolojinin daha olduğuna inanmıyorum.)) Bu sistemin özü kızılötesi sensörlerin algıladığı sinyallerin iPod içindeki bir mikrobilgisayara iletilmesiymiş. Şimdi doğal olarak ben bu aleti kullanırken kasılırım, şeytan dürter beni oramı buramı oynatırım veya bir espride kahkayı patlatırken ağzımla burnum yer değiştirir sonra bu aletin hali nicedir diye düşünüyorsanız, korkmayın; çünkü Kazuhiro Tanugichi, sistemin yemek yerken, konuşurken, yürürken ve koşarken dahi arızaya sebep olmayacağını, yanlışlıkla ya da istem dışı yapılan cilt hareketlerinin iPod'u etkilemeyeceğini kaydetmiş.




Bu gelişme eminim bilim dünyasında çığır açmıştır; fakat yaşamaktan keyif almayacağımız bir Dünya'ya doğru gittiğimizi düşünüyorum. iPod'a katılan bu yeni özelliğin hiçbir espirisi yok ve bu tür teknolojik gelişmeler yavaş yavaş bizi putlaştırıyor. "İnsan, düşünen bir hayvandır." özlü sözünden " İnsan sadece düşünen, en ufak hareketten ızdırap çeken varlıktır." olgusuna doğru gidiyoruz, çünkü yakında bu aletler bizim beynimizi okuyabilecek ve biz böylece bir günü kalori harcamadan bitirmeyi başarabileceğiz. Ayrıca filmlerde gördüğüm zaman saçmalık olarak adlandırdığım, robotların insanların zekasını geride bırakarak Dünya'ya sahip olmaya çalıştıkları senaryolara inanmaya başladım.




Metehan Sorkun

4 Mart 2008 Salı

Google'da kendi logonuzu görmek istermisiniz?

Google'da kendi logonuzu görmek istermisiniz?

Yarışma Detayları ve Önemli Tarihler:


En Son Kayıt Tarihi
31 Mart2008
Logonuzu Yollayabileceğiniz Son Gün
31 Mart 2008
İlk 30 Logonun Seçilmesi
10 Nisan 2008
Kazanan Logonun Google Ana SayfasındaYayınlanması
23 Nisan 2008

Katılımcıların logolarının 23 Nisan konulu olması gerekmektedir. Farklı temalı çizimler yarışmadışı kalacaktır. Katılımların son kabul tarihi 31 Mart 2008 günü gece yarısına kadardır. Bu tarihten sonra yapılacak başvurular yarışmada değerlendirmeye alınmayacaktır. Kazanan Google logo çizimi www.google.com.tr giriş sayfasında 23 Nisan2008 günü bir gün süreyle gösterilecektir. Yarışmada dereceye giren ilk 30tasarımcıya Google Katılım Sertifikası, ilk 10 tasarımcıya Google Lava lambave kazanan tasarımcıya 24” Apple iMac verilecektir. Kazanan, Google çalışanlarından oluşan bir jüri tarafından 23 Nisan temasını en iyi şekilde sunduğu düşünülen logolar arasından seçilecektir. Orjinal çizimlerinizi saklamanız gerekmektedir. Kazananlar açıklandığında Google çalışmalarınızı sizden isteyecektir. Katılım başvuruları geri gönderilmeyecektir. Bir kişi sadece bir başvuru yapabilir. Logalarınızı elle yada bilgisayarınızda çizebilirsiniz. Unutmayın, kazananlar arasında olmanız durumunda orijinal çizimleriniz sizden istenecektir. Sorularınız için: logoyapsana@google.com

Vee birkaç logo örneği :))
















fenerbahçe'm hadi











HADİ FENERBAHÇE'M....
YENİCEZ İNŞALLAH...
2-1 DİYORUM...






TEB' DE MOLALI KREDİ

TEB 'DE MOLALI KREDİ

Türkiye Ekonomi Bankası Türkiye' de bir ilki gerçekleştiriyor. Bildiğimiz üzere Türkiye' de bankalar mortage, taşıt kredisi ve ihtiyaç kredisi veriyor. Ama TEB' in özelliği, bu kredilerde molalı kredi uygulaması. Reklamlarında, ' kredinizi TEB' den alın her yıl istediğiniz 2 ay ödemeyin rahat edin' sloganını kullanarak uygulamalarını piyasaya sürdüler. Reklam filmlerinde Avrupa Yakası' nın Burhan Altıntop' u, asıl adıyla Engin Günaydın' ı oynatmaları çok iyi bir fikir. Çünkü, tüm Türkiye' nin tanıdığı beğendiği bir yüzü oynatmaları reklamın izlenme oranını arttırıyor. Reklamda Engin Günaydın' ın söylediği TEB' de molalı kredi var aşkımızda da olabilir ve TEB' de molalı kredi var uçakta da olabilir söylemleri hem çok güldürücü hem de müşterinin ilgisini çekebilecek bir fikir. Ayrıca bu molalı kredi fikri, bankada çalışan bir güvenlik görevlisinin tatile çıkmak için kredisine mola istemesiyle olmuş. Ve çalışanlarının önerilerini değerlendiren banka bu öneriyi çok beğenmiş ve uygulamaya koymuş. TEB' in çalışanlarının bir anlamda müşteri gözüyle fikirlerini alması ve bunları değerlendirmesi bankanın performansının ve işleyişinin değerlendirilmesi açısından çok iyi bir fikir. Takip ettiğim kadarıyla bankanın kredi talepleri artmış. Burdan şunu anlıyoruz ki; iyi bir reklam fikri ve olaylara müşteriler açısından bakmak talebi ve prestiji arttırıyor.

3 Mart 2008 Pazartesi

A JOKE :)

JOKES

The manager of a large corporation got a heart attack, and the doctor told him to go for several weeks to a farm to relax. The guy went to a farm, and after a couple of days he was very bored, so he asked the farmer to give him some job to do.The farmer told him to clean the shit of the cows. The farmer thought that to somebody coming from the city, working the whole life sitting in an office, it will take over a week to finish the job, but for his surprise the manager finished the job in less than one day.The next day the farmer gave to the manager a more difficult job: to cut the heads of 500 chickens. The farmer was sure that the manager will not be able to do the job, but at the end of the day the job was done.The next morning, as most of the jobs in the farm were done, the farmer asked the manager to divide a bag of potatoes in two boxes: one box with small potatoes, and one box with big potatoes. At the end of the day the farmer saw that the manager was sitting in front of the potatoes bag, but the two boxes were empty.The farmer asked the manager: "How is that you made such difficult jobs during the first days, and now you cannot do this simple job?"The manager answered: "Listen, all my life I'm cutting heads and dealing with shit, but now you ask me to make decisions... :)