6 Mart 2008 Perşembe

KIRP GÖZÜ, PATLATSIN ŞARKIYI





Japonlar yine bilim dünyasını nasıl allak bullak ederiz diye kafa çatlatırken, bu kez gençlerin ellerinden düşürmediği iPod'a el atalım demişler. Herhalde yeni nesilin çok yorulduğunu düşünen ve parmaklarımızın bu kadar efor sarfetmesine dayanamayan Osaka kentindeki "düşünceli" mühendisler göz kapağının hareketlerine duyarlı olarak çalışan iPod üretmişler. Bu dâhi müzik oynatıcıları, kulaklık ya da gözlüklere yerleştirilen ve cildin hareketlerini algılayan sensörler sayesinde çalışıyormuş. Gözünüzü bir saniye boyunca güçlü bir şekilde kapattığınızda şarkı geri sarılıyor, diğer gözünüzü kapattığınızda ise şarkı çalmaya başlıyor, eğer olur da iki gözünüzü birden kapatırsanız şarkıyı durduruyor ya da devam ettiriyorsunuz. Gerçi bu sistemin japonların işine yarayacağını zannetmiyorum, çünkü onların gözlerinin açık olup olmadığını anlayacak bir teknolojinin daha olduğuna inanmıyorum.)) Bu sistemin özü kızılötesi sensörlerin algıladığı sinyallerin iPod içindeki bir mikrobilgisayara iletilmesiymiş. Şimdi doğal olarak ben bu aleti kullanırken kasılırım, şeytan dürter beni oramı buramı oynatırım veya bir espride kahkayı patlatırken ağzımla burnum yer değiştirir sonra bu aletin hali nicedir diye düşünüyorsanız, korkmayın; çünkü Kazuhiro Tanugichi, sistemin yemek yerken, konuşurken, yürürken ve koşarken dahi arızaya sebep olmayacağını, yanlışlıkla ya da istem dışı yapılan cilt hareketlerinin iPod'u etkilemeyeceğini kaydetmiş.




Bu gelişme eminim bilim dünyasında çığır açmıştır; fakat yaşamaktan keyif almayacağımız bir Dünya'ya doğru gittiğimizi düşünüyorum. iPod'a katılan bu yeni özelliğin hiçbir espirisi yok ve bu tür teknolojik gelişmeler yavaş yavaş bizi putlaştırıyor. "İnsan, düşünen bir hayvandır." özlü sözünden " İnsan sadece düşünen, en ufak hareketten ızdırap çeken varlıktır." olgusuna doğru gidiyoruz, çünkü yakında bu aletler bizim beynimizi okuyabilecek ve biz böylece bir günü kalori harcamadan bitirmeyi başarabileceğiz. Ayrıca filmlerde gördüğüm zaman saçmalık olarak adlandırdığım, robotların insanların zekasını geride bırakarak Dünya'ya sahip olmaya çalıştıkları senaryolara inanmaya başladım.




Metehan Sorkun

1 yorum:

Melike Demirbağ Kaplan dedi ki...

Enteresanmış hakikaten. Gerçi bende klasik bir çin işi japon işi hissiyatı yarattı. Yani gerçek hayatta kullanım alanı bulamayacak ama ilk defa duyduğunda insana "vay anasını" dedirtecek garip icatlar ve mucitler ülkesi Japonya'nın son numarası. Ya da belki Tamagotchi falan gibi buzz bir şekilde önce çok popüler olacak sonra balon gibi sönecek.

Teknolojinin bizi hareketsizliğe alıştırıp alıştırmadığına gelince: Bence teknoloji bizi eskisine göre daha çok yoruyor. Yani 80li yıllarda deniliyordu ki, işte teknolojinin ilerlemesiyle hayat çok daha kolay olacak, her şeyi bilgisayarlar yapacak falan. Ama tam tersi oldu, bilgisayarlar hızlandıkça hayat da hızlandı, eskiden bir haftaya yayılan işleri bir günde yapar ve bunun bu şekilde yapılmasını bekler olduk.

Ha tabii bir de 2000'li yıllarda uçan arabalar olacaktı, onlara ne oldu merak ediyorum :)